Prof. Dr. Rauf Karasu’nun Haber7’de yayımlanan yazısında, Sayıştay’ın bir belediyenin araçlarda meydana gelen değer kaybını sigorta şirketinden tahsil etmemesini “kamu zararı” olarak tespit ettiği bildiriliyor. Karasu’ya göre, “Sayıştay araç değer kaybı bedelini sigorta şirketinden tahsil etmeyen belediyenin kamu zararına neden olduğunu tespit etti.”
Araç değer kaybı, kazadan sonra onarılan aracın, onarılmamış hâline kıyasla değerinin düşmesiyle ortaya çıkar. Karasu, “aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış hâlindeki değeri arasındaki farka, değer kaybı denir” diyerek mevzuatın bu kapsamı açık biçimde düzenlediğini belirtiyor. 2021’de Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Kanunu’nun 90. maddesine yapılan değişiklikle bu tazminatın piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasar tutarı gibi unsurları dikkate alarak hesaplanacağı hükme bağlanmış durumda.
Sayıştay raporlarında, kamu kuruluşlarının trafik kazasına karıştığında karşı taraf kusurlu olsa bile değer kaybı talep etmedikleri tespit edilmiş. Karasu, “trafik kazalarına karışan idare araçları için … karşı tarafın kusurlu olduğu hallerde herhangi bir değer düşüklüğü talebinde bulunulmadığı görülmüştür” ifadesiyle bu uygulamanın yaygınlığını vurguluyor. Yazara göre, şehir idareleri bu tür alacakları sistematik olarak takibe almadığında, kamunun kaynakları gereksiz şekilde zayıflatılmış oluyor.
Karasu, sorunların çözümü için kamu kurumları arasında değer kaybı alacaklarının düzenli denetimine, finansal sorumluluk bilincine ve Hazine ile Maliye Bakanlığı düzeyinde yönlendirici bir genelgeye ihtiyaç olduğunu savunuyor. Ayrıca, KTK 90. maddenin değer kaybı bölümüne dair Anayasa Mahkemesinin iptal kararının neticesinde, değer kaybı bedelinin yalnızca genel şartlara bağlı formüle göre belirlenemeyeceğini aktarıyor.








