Ondokuz Mayıs Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Sedat Doğan, son dönemde artan ani ve kitlesel hasarların sigorta şirketlerini büyük finansal baskılar altında bıraktığını söyleyerek, “Detaylı risk haritalarının sigortacılık için çok önemli hale geldiğini” vurguladı. Şirketlerin, coğrafi risk verileriyle desteklenen haritalar sayesinde hangi bölgede ne tür risk bulunduğunu bilerek poliçeleri doğru fiyatlandırabileceğini; böylece mağduriyetlerin de azaltılabileceğini belirtti.
İklim değişikliği etkisiyle sel, taşkın ve diğer meteorolojik afetlerin sıklığı hem Türkiye’de hem global ölçekte yükselmeye devam ediyor. Doğan, artık sigorta sektöründeki yaklaşımın “sel olur mu?” sorusundan çıkıp “ne zaman, nerede ve ne büyüklükte olur?” sorusuna odaklanmak gerektiğini söyledi. Bilimsel modellemeler ve yüksek çözünürlüklü risk haritaları, bu sorulara yanıtlara ulaşmakta başlıca araçlar hâline gelmiş durumda.
Doğan’ın geliştirdiği modellerde topoğrafya, arazi kullanımı, binaların yapısal özellikleri, yağış verileri gibi onlarca parametre bir arada değerlendirilerek %90’ın üzerinde doğrulukla sel ve su baskını riskleri hesaplanabiliyor. Sigorta şirketleri bu bilgilere dayalı adres bazlı risk skorları kullanarak teklif süreçlerini daha hassas fiyatlarla oluşturabiliyor. Makro risk haritaları ise şirket portföylerinin bölgesel dağılımına ilişkin stratejik bakışı destekliyor.
Bu yaklaşım sadece sigorta şirketleri için değil; belediyeler, şehir planlama kurumları ve afet yönetimi birimleri için de yol gösterici oluyor. Doğan, risk haritalarının altyapı yatırımlarının önceliklendirilmesinde, afet bölgelerinin belirlenmesinde ve uzun vadeli koruma stratejilerinin oluşturulmasında kullanılabileceğini ifade etti. Böylece riskin öngörülmesinden sonra tedbirin alınması modeline doğru bir geçiş mümkün olabilir.








